Malum Doğu'nun incisi ve Paris'i çoktur, Elazığ ne kadar inci olur bilemem ama bu sefer gittiğimde baktım harbiden Paris'e benziyor:) Bir kere şehrin ortasından geçmese de dışından geçen bir nehir var, tarihi doku dersen var, kendine has moda dersen var, (kadınlarda çarşaf, erkeklerde 8 köşe şapka ve yumurta topuk ayakkabı) kozmopolit yapı dersen var. Böyle bakınca Paris ile bayağı bir ortak nokta var.Neyse Paris olmasa da doğduğum ve 2 yaşına kadar kaldığım yer olması açısından benim için önemli.İlk 6 ayımı Gazi Caddesi'nde bir apartman katında, Mecburiyet Caddesi de diyorlar malum başka hareketli ve büyük caddesi yok, geri kalan aylarımı da Vertetil diye bir köyünde geçirmişim. Ahh ah dün gibi hatırlarım köyde o kayısı ağacının altında kazlar tarafından bıkbıklanmak suretiyle sırtımın parçalanışını:)
Vertetil Ermenice. Elazığ Anadolu'da Ermeni nüfusun en yoğun yaşadığı yerlerden biriymiş,bu yüzden köy isimleri çoğunlukla Ermenice (tabi sonradan bunlara Türkçe isimler veriliyor ama halk tarafından hala çoğunlukla Ermenice isimler kullanılıyor) Hırhırik, Hüseynik, Mornik, Mollasorik, Pirik, Zerteriç bunlardan bazıları. 1915 olaylarından sonraki yıllarda bayağı göç vermiş.Özellikle Amerika'da Harput'tan göçen epeyce Ermeni aile var. Hatta tiyatro oyunu bile var "Harput'ta bir Amerikalı" diye.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Harput'ta_Bir_Amerikal%C4%B1
Elazığ'a son gidişim 3 günlük bayram tatilinde oldu maksat Labirentin Kapısında Bekleyen Panda'yı gezdirmek, yedirmek, içirmek. Bir süredir kapalı olan hava alanının bir kaç yıl önce açılmasıyla birlikte gidip gelmek kolaylaştı.12 saatlik otobüs yolculuğu 1 saate düşünce insanın devamlı gidip gelesi geliyor. Uçaktan manzara da bozkırlar ve dağlar arasında sırasıyla Karakaya Baraj Gölü, Hazar Gölü ve Keban Baraj Gölü şeklinde bol sulu, insana kendini sanki İsviçre semalarında uçuyormuş hissi veren bir manzara (dağlar ve bozkırlar üzerine ağaçlar yerleştirmek sizin hayal gücünüze kalmış artık)
3 gün Elazığ için oldukça yeterli bir süre.Biz turumuza ilk olarak Gazi Caddesi'nden başladık. Doğu'daki işsizlik sorununun en iyi göstergelerinden biri öğlen vakti caddede boş boş turlayan genç nüfusun fazlalığı ve kahvehane sayısının anormal yüksel oluşu,caddede turlamayan diğer gençler de burada okey oynuyor.Diğer caddelere girip çıkmakla birlikte 1,5-2 saatlik bir süre ana merkezi dolaşmak için yeterli.
Sonraki ilk durağımız yaklaşık 20 km uzaklıktaki Hazar Gölü.Sivrice ilçesine dahil olan ve Hazar baba Dağının eteklerindeki bu göl derin bayağı. Gölün tabanında batan şehirler olduğu söylenir.Göl bir zamanlar mavi bayrak sahibiydi ama şu an kirli olduğu söylenebilir.Burada tesisler ve yazlıklar var.Yürüyüş yapabilir ve balık yiyebilirsiniz.Yüzenleri de gördüm ama önermek konusunda tereddüt yaşıyorum.Biz sahildeki Mavi Göl tesisine gittik.Göl balığı yedik kızartma olduğu için ağır oluyor ama yine de lezzetli.Asıl beni bitiren şey ise yemekten önce gelen tereyağ, tulum peyniri, bal üçlemesi. Yıllardır aranan en harika üçleme bu olsa gerek:)
İkinci gün ilk durağımız Harput oluyor. Harput, Elazığ'ın eski yerleşim merkezi. Urartular'dan kalma bir kalesi var.Ne yazık ki çok bakımsız.Yabancı turist gelmese de yerli turistin uğrak noktası burası en azından bir çevre düzenlemesi yapılabilinir. Kaleye çıkmak isteseniz ne doğru dürüst bilgi veren levhalar var(olanların pek hali kalmamış) ne de yolda yürümek mümkün.Buradan sayın yetkililere sesleniyorum ne olacak bu Harput'un hali.
Bu kültürel soruna değindikten sonra gelelim burada ne yapabilirsiniz.Burası Anadolu'ya ilk gelen Türk akıncılarının durak noktalarından.O yüzden Selçuklu dönemine ait eserler var.Eskiden Ermeni ve Süryaniler için de önemli bir merkez imiş ama Süryani Kilisesinden geriye neredeyse hiç bir şey kalmamış.Bugün Harput tarihsel kimliklerinden koparılmış, daha çok ailelerin yeme içme mekanı haline dönmüş.Belleğe kazınan bir et kokusu karşılıyor insanı bir de lokantalardan yükselen bangır bangır müzik sesi. Bu hal, Harput'un tarihsel ve manevi kimliğiyle hiç uyuşmuyor. Harput bir evliyalar şehri bir nevi. En meşhuru Arap Baba olmak üzere, Tesbihli Baba, Beşikli Baba, Nadir Baba, Mansur Baba ve daha bir çok evliya var.Bu türbeleri ziyaret edebilirsiniz, ayrıca Elazığ'ın yöresel hayatını tanıtmak için düzenlenmiş Şefik Gül Kültür Evi'ni de gezebilirsiniz.
Balak Gazi Artukoğulları döneminde yaşan bir Türkmen beyi, Harçlılara karşı savaşmış.Elazığ için önemli bir tarihi isim. Harput'ta Balak Gazi'nin de bir heykeli var at üstünde.Heykeli annemin hocası yapmış, parasını da eksik alınca kocaman atın üstündeki Balak Gaziyi ufacık yapmışmış, annem öyle anlattı bilemem aslını.
Bir sonraki nokta Keban.İlçenin içinden geçip biraz ilerleyince barajı görüyorsunuz, biraz daha ilerinde de köprü ve alabalık tesisi var.Biz ilçe merkezinin girişindeki Çırçır Şelalesi denilen alabalık tesisinde mola veriyoruz.Mahşeri bir kalabalık var, eskiden Elazığlılar bayramda birbirine gider, ev baklavası falan yerlerdi, sağlıklı yaşam sevdasına şimdi herkes baklavayı bırakmış bayram bayram balık yemeye koşmuş, ne hale getirdin bizi Mehmet Öz demek istiyorum:)
Elazığ'da yapabileceğiniz bir diğer şey de komşu illere gitmek:) Malatya'ya gidebilirsiniz ki biz böyle yaptık ama asıl amaç yol üstünde kavurma yemekti.Malatya ile Elazığ arasında Karakaya baraj gölü var, göl üstünde de türkülerde ismi geçen Kömürhan köprüsü.Hani diyor ya "Kömürhan Köprüsü Harput'a bakar/ Ölem ölem derdo ölem" diye o köprü işte.O köprünün Elazığ tarafında kavurmacılar var işte, oraya uğrayıp bir tabak yağlı kavurmayı götürünce içiniz yanacak "ölem ölem derdo ölem " diyeceksiniz.Hayatta hiç bir şey tesadüf değil adam Kömürhan Köprüsü dedikten sonra böyle bir dizeyi söylemişse vardır bir bildiği.Biz kavurma için Kömürhan Kavurma'da durduk ama yanındaki Beko Kavurma da gayet iyi.
Elazığ'a son gidişim 3 günlük bayram tatilinde oldu maksat Labirentin Kapısında Bekleyen Panda'yı gezdirmek, yedirmek, içirmek. Bir süredir kapalı olan hava alanının bir kaç yıl önce açılmasıyla birlikte gidip gelmek kolaylaştı.12 saatlik otobüs yolculuğu 1 saate düşünce insanın devamlı gidip gelesi geliyor. Uçaktan manzara da bozkırlar ve dağlar arasında sırasıyla Karakaya Baraj Gölü, Hazar Gölü ve Keban Baraj Gölü şeklinde bol sulu, insana kendini sanki İsviçre semalarında uçuyormuş hissi veren bir manzara (dağlar ve bozkırlar üzerine ağaçlar yerleştirmek sizin hayal gücünüze kalmış artık)
3 gün Elazığ için oldukça yeterli bir süre.Biz turumuza ilk olarak Gazi Caddesi'nden başladık. Doğu'daki işsizlik sorununun en iyi göstergelerinden biri öğlen vakti caddede boş boş turlayan genç nüfusun fazlalığı ve kahvehane sayısının anormal yüksel oluşu,caddede turlamayan diğer gençler de burada okey oynuyor.Diğer caddelere girip çıkmakla birlikte 1,5-2 saatlik bir süre ana merkezi dolaşmak için yeterli.
Sonraki ilk durağımız yaklaşık 20 km uzaklıktaki Hazar Gölü.Sivrice ilçesine dahil olan ve Hazar baba Dağının eteklerindeki bu göl derin bayağı. Gölün tabanında batan şehirler olduğu söylenir.Göl bir zamanlar mavi bayrak sahibiydi ama şu an kirli olduğu söylenebilir.Burada tesisler ve yazlıklar var.Yürüyüş yapabilir ve balık yiyebilirsiniz.Yüzenleri de gördüm ama önermek konusunda tereddüt yaşıyorum.Biz sahildeki Mavi Göl tesisine gittik.Göl balığı yedik kızartma olduğu için ağır oluyor ama yine de lezzetli.Asıl beni bitiren şey ise yemekten önce gelen tereyağ, tulum peyniri, bal üçlemesi. Yıllardır aranan en harika üçleme bu olsa gerek:)
İkinci gün ilk durağımız Harput oluyor. Harput, Elazığ'ın eski yerleşim merkezi. Urartular'dan kalma bir kalesi var.Ne yazık ki çok bakımsız.Yabancı turist gelmese de yerli turistin uğrak noktası burası en azından bir çevre düzenlemesi yapılabilinir. Kaleye çıkmak isteseniz ne doğru dürüst bilgi veren levhalar var(olanların pek hali kalmamış) ne de yolda yürümek mümkün.Buradan sayın yetkililere sesleniyorum ne olacak bu Harput'un hali.
Bu kültürel soruna değindikten sonra gelelim burada ne yapabilirsiniz.Burası Anadolu'ya ilk gelen Türk akıncılarının durak noktalarından.O yüzden Selçuklu dönemine ait eserler var.Eskiden Ermeni ve Süryaniler için de önemli bir merkez imiş ama Süryani Kilisesinden geriye neredeyse hiç bir şey kalmamış.Bugün Harput tarihsel kimliklerinden koparılmış, daha çok ailelerin yeme içme mekanı haline dönmüş.Belleğe kazınan bir et kokusu karşılıyor insanı bir de lokantalardan yükselen bangır bangır müzik sesi. Bu hal, Harput'un tarihsel ve manevi kimliğiyle hiç uyuşmuyor. Harput bir evliyalar şehri bir nevi. En meşhuru Arap Baba olmak üzere, Tesbihli Baba, Beşikli Baba, Nadir Baba, Mansur Baba ve daha bir çok evliya var.Bu türbeleri ziyaret edebilirsiniz, ayrıca Elazığ'ın yöresel hayatını tanıtmak için düzenlenmiş Şefik Gül Kültür Evi'ni de gezebilirsiniz.
Balak Gazi Artukoğulları döneminde yaşan bir Türkmen beyi, Harçlılara karşı savaşmış.Elazığ için önemli bir tarihi isim. Harput'ta Balak Gazi'nin de bir heykeli var at üstünde.Heykeli annemin hocası yapmış, parasını da eksik alınca kocaman atın üstündeki Balak Gaziyi ufacık yapmışmış, annem öyle anlattı bilemem aslını.
Bir sonraki nokta Keban.İlçenin içinden geçip biraz ilerleyince barajı görüyorsunuz, biraz daha ilerinde de köprü ve alabalık tesisi var.Biz ilçe merkezinin girişindeki Çırçır Şelalesi denilen alabalık tesisinde mola veriyoruz.Mahşeri bir kalabalık var, eskiden Elazığlılar bayramda birbirine gider, ev baklavası falan yerlerdi, sağlıklı yaşam sevdasına şimdi herkes baklavayı bırakmış bayram bayram balık yemeye koşmuş, ne hale getirdin bizi Mehmet Öz demek istiyorum:)
![]() |
Keban Barajı hala ülkede önemli enerji üretim merkezlerinden biri |
Alabalığın yavan tadı soslanarak gideriliyor, bir de köftesinden dönerine kadar her şeyini yapıyorlar |
Elazığ'da yapabileceğiniz bir diğer şey de komşu illere gitmek:) Malatya'ya gidebilirsiniz ki biz böyle yaptık ama asıl amaç yol üstünde kavurma yemekti.Malatya ile Elazığ arasında Karakaya baraj gölü var, göl üstünde de türkülerde ismi geçen Kömürhan köprüsü.Hani diyor ya "Kömürhan Köprüsü Harput'a bakar/ Ölem ölem derdo ölem" diye o köprü işte.O köprünün Elazığ tarafında kavurmacılar var işte, oraya uğrayıp bir tabak yağlı kavurmayı götürünce içiniz yanacak "ölem ölem derdo ölem " diyeceksiniz.Hayatta hiç bir şey tesadüf değil adam Kömürhan Köprüsü dedikten sonra böyle bir dizeyi söylemişse vardır bir bildiği.Biz kavurma için Kömürhan Kavurma'da durduk ama yanındaki Beko Kavurma da gayet iyi.
24 saat açık kavurma aşerenler için |
Porsiyonlar küçük,ben bile cüsseme bakmadan ikinci tabak için sulandım |
Köprünün Harput'u gördüğü yok buarada, mecazi demiş adam:) |
Elazığ'a gitmek için sabırsızlanıyorum
YanıtlaSilYazım kuralları ve noktalama işaretleri hatalarınız çok fazla ayrıca anlatım bozukluğu da var. :)
YanıtlaSiladınız ne
YanıtlaSiladınız ne
YanıtlaSilElazığ ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi tebrik ederim.
YanıtlaSil