Daha sonra Reichstag, Parlemento Binasına gittim.Buraya girmek için rezervasyona ihtiyaç var, cam kubbeli kısmında teras ve restaurant varmış, ben girmedim zaten şimdi fark ettim ki Berlin'i hep dıştan dolaşmışım pek de biryerlerin içine girip ne var diye bakmamışım:)
Malum bütün metropollerin devasa parkları vardır ya Berlininki Tiergarten.Branden Burger Kapısından 17 Haziran Caddesi boyunca yürürseniz Tiergarten'ın içinden geçmiş oluyorsunuz asıl.Burası epey genişçe bir park.Yolun ortasında zafer anıtına (Siegessaule) denk geliyorsunuz. Parkın içinde ise yürüyüş yolları, göller ve kafeler var.
Gölden bir manzara |
Siegessaule |
Neyse sizi buraya kadar getirdim oturup elmalı kekinizi yediniz bari kalkın hayvanat bahçesini gezin.Berlin'de saatlerce aradığım "hedonist barı" bulamamanın verdiği hayal kırıklığından sonra yaşadığım en büyük ikinci hayal kırıklığı da pandanın hayvanat bahçesinde olmamasıydı.Yeri vardı, levhalarda resmi vardı ama kendisi yoktu, neden yoktu ama neden, bilinmez:(
Googleda yaptığım ufak bir araştırmayla sorumun cevabını buldum sanırım:( En yaşlı panda Bao Bao meğerse Ağustos 2012 de ölmüş,herhalde diğer pandalar da bu acı kayıp yüzünden bir süre kamuoyundan uzak kalmak istemiş olabilirler.Neyse Allah Bao Bao'ya huzurlu bir ebedi uyku ihsan eylesin .Bao Bao 1980 de Çin'in Batı Almanya'ya hediyesiydi sıradan bir panda değil bir barış elçisiydi adeta.
Ben de panda göremeyince hayvanat bahçesinde rotamı penguenlere çevirdim, öyle zürafadır, fildir bizim hayvanat bahçesinde olan sevimli arkadaşlarla vakit kaybetmeyeyim dedim.Penguenler kışlık evlerindelerdi,pek sevimli pek oyunbazlardı, kangurular ise kendi hallerinde takılıyorlardı.
Sizi penguenlerle başbaşa bırakıyorum,son bir yazı ile Berlin'i tamamlayacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder